- Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 9 Issue: 1
- Abdülhak Dihlevî’de Tasavvuf- Fıkıh Münasebeti
Abdülhak Dihlevî’de Tasavvuf- Fıkıh Münasebeti
Authors : Ömer Tay
Pages : 40-60
Doi:10.51702/esoguifd.1019243
View : 15 | Download : 10
Publication Date : 2022-03-15
Article Type : Research
Abstract :Tasavvuf, İslâm kültürünün Hind alt kıtasında yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Nitekim Ortaçağ döneminde Hind alt kıtasındaki farklı tarikatlara mensup olan sûfîler, sadece Müslümanlar üzerinde derin etkiler bırakmakla kalmayıp, diğer dinlerin takipçileri üzerinde de önemli derecede etkiler bırakmışlardır. Bu sûfîlerden biri de çalışmamızın konusu olan Abdülhak Dihlevî’dir. Hindistan’ın önde gelen sûfîlerinden olan Abdülhak Dihlevî, hayatı boyunca zâhirî ve bâtınî ilimleri birleştirmeye gayret etmiştir. Araştırmamız Abdülhak ed-Dihlevî’nin tasavvuf -fıkıh ilişkisi bağlamındaki görüşlerini ele almayı hedeflemektedir. Çalışmada öncelikle ana hatlarıyla Abdülhak Dihlevî’nin kişiliği, tasavvufî yönü ve tasavvuf alanındaki eserleri ele alınmış ardından onun görüşleri çerçevesinde tasavvuf ve fıkıh ilişkisi incelenmiştir. Dihlevî, tasavvuf ve fıkıh disiplinlerinin Kur’ân ve sünnetin kuralları çerçevesinde kaldıkları sürece, bir madalyonun iki yüzünden ibaret olduklarını savunmuştur. Fakihler dinîn zâhirî boyutunu, sûfîler ise derûnî boyutlarını bir disipline dönüştürmüşlerdir. Dihlevî, bazı tasavvufî kavramların fakihlerin ıstılahında bulunmamaları sebebiyle eleştirilmiş olsalar bile, sûfîlerin ictihat yoluyla dinin derûnî boyutunda ortaya koydukları riyâzet, semâ ve halvet gibi bazı kavram ve uygulamaların Kur’ân ve sünnet merkezli olduklarını, dolayısıyla meşru olduklarını ifade etmiştir.Keywords : Tasavvuf, Fıkıh, Riyâzat, Semâ, Halvet.